20 Eylül 2012 Perşembe

Başlıksız






Bir köpeğin düşleri.

Yağmur yeni çiselemeye başlamıştı, ayakları parmak uçlarından hafifçe sürüklenirken havalandığında. Kollarını her şeyi kucaklamak istercesine sonuna kadar açmıştı. İçindeki sevginin büyüdüğünü hissediyordu, özgürlüğe sevgisinin. Çam reçinesinin kokusuna bayılırdı. Onda taze, temiz bir şeyler vardı. Öyle kişilikli bir koku olduğunu düşünürdü ki; asla hatırlanamayacak olan yitik anıların özlemi gibiydi. Gitmekle ilgili de bir şeyler vardı içinde bu kokunun. Hem ağlamaklı, hem de güçlü… Taa içinde hissetti bir yangın gibi bu asaletin hasretini. Sadece bu koku olabilirdi, bu kokuya dönüşebilirdi. Hep bu halde sonsuza dek yaşayabilirdi. Çam reçinesinin sesi vardı, yürekte atan bir müziği. Karanlık, güzel, özgün, hep kendisi. Yitik bir mirasın izinde köpeklere maskara olmuştu. Biraz da köpekleşmişti işte geçen zaman içinde. Reçinenin peşinde cennetinin ruhunu kaybetmişti. Her köpek gibi o da ender de olsa düş görüyordu. Korkuyla zehirlediği bakışlar fırlatıyordu rakibine, azı dişlerine kadar kemikten bir bıçağa dönüştürdüğü çenesiyle. Ayaklarının altındaki toprağı acıtırcasına kavrayarak, omurgasını ağır bir mızrağa dönüştürdüğü bedeni rakibinin bedenini parçalayarak içinden geçip gidebilirdi şimdi.

 

Kediler…

Sessizliğinin tadını sonuna kadar çıkarmaya kararlıydı; kendi sinsi sesini çıkarıyordu sadece. Öyle, diğerlerinin inandığı gibi, bu ne demekse öyle işte, kendisiyle ilgili bir şeye inandırılmış, inanmış insanların arasında, bakıyordu sadece onlara. Sessizlik için yaratılmıştı; yumuşak inişler, neredeyse bir pamuk topu kadar sessizdi. Ölümle ilgili batıl itikatlarına hep şaşırmıştı ama bunu da bıraktı. Enerjinin dönüşüm anına kaza diyorlardı ne garip. Süreçleri göz ardı etmeye yarayan kültürlerine tapıyorlardı, ölümden önce bir şeyler yapmaları gerektiğine inandırıldıkları kültürleri… Artık bu son demişti O. Artık hatırlatmayacağım. Taklitçi maymunlar sizi. Ve kedilerin tam zıttı dır dır maymunlar.
 


apriori