Hızla önünden
geçiyor tüm cüssesi, büyük takırtılarıyla bir çöp kamyonu, uzun sentetik
beyefendinin.
Az önce
Arnavut lokantasından çıkmıştı; hafif sağ yanına yatarak kurulduğu pufta,
kibarca okuduğu gazetesini bıraktıktan, yaşlı patronların bulunduğu masayla
kısacık şakalaştıktan sonra. Tek tek aşçı, aşçı yamağı, garsona isimleri ve
unvanlarıyla ‘ iyi akşamlar ‘ dileyerek, buz gibi yağmurun yağdığı caddeye
çıkmıştı. Üzerinde gri, sentetik bir palto vardı. Sol eliyle zarifçe açtığı
siyah şemsiyesini kapatarak, sarı bir taksiye binerek uzaklaştı.