23 Nisan 2010 Cuma
Dilin kemiği yok…
Mükemmellik yok; duraklar var, her biri, diğerinden farklı mutluluklarıyla.
Mükemmellik yok; arayış var, her biri kararlı alışkanlık ve yeterli bir akışkanlığa dönüşsün diye.
Mükemmellik, yeterlilik ise, yeterlilik doğada bulunmuyorsa, insanın yeterliliğinden nasıl söz edilebilir.
Yeterlilik; sadece bir düşünce; kararsız, akışkan, yetersiz.
Yeterlilik, çaba gerektirmez. Oysa, mükemmellik için harcanan onca çaba niye?
Yeterlilik, bir anda, bir olguyla yada şeyle temas eden zihnin sınırından ibaret.
İnsanlık; alçakgönüllülüğü bir erdem yerine dilencilikle değiş tokuş ettiğinde…
Yetersizliğin manevi saiklerini, açgözlülüğe teslim ettiğinde, şeytanını ateşlediğinde…
Boyun bükmeyi, kendi sınırlarına koyduğu işaret taşlarına dönüştürdüğünde…
..
Kör sessizliği, varsaydığı hareketsizlik seçiminin gerekçesi olduğunda…
Unutkanlığını bilgeliğe dönüştüremediğinde…
Mükemmellik iblisi nasılda bir göz bağcılığıyla büyülüyor hepimizi.
Cemil Atik
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)